Cumartesi, Ekim 08, 2022

ne yaptığını bilerek yapmak


Ablam sürekli işsizlikten yakınır. Son zamanlarda adam akıllı iş bulamadığı için psikolojisi bozuldu. Bir hafta içinde çıktığı iş sayısı onun üzerindedir. Verdikleri asgari ücret ile birden fazla iş yaptırmaya çalışıyorlar, üç kişilik yerde tek kişi çalıştırıyorlar, 8 dakikalık gecikmeye köle muamelesi yapıyorlar… Evet, özel sektörün yapılan iş/para dengesi olmadığını söyleyebilirim. Üstelik aşçılık 50 yaşına geldiğinde devam edilemeyecek kadar ağır... Bu arada 50 yaşından sonra birini kim işe alır ki? İşe alınmazsan nasıl emekli olacaksın?


Bize bir iş lazım. 60 yaşına da gelsen yapılabilecek, çalışmanın az, maaşın çok olduğu; işten çıkarılmayacağın garanti olan… Böyle bir iş en basiti devlet memuru olarak elde edilebilir. Özellikle kadın isen, maaşım olsun ileride de emeklim yatsın yeter diyorsan; iş kurmak, yurt dışına çıkmak gibi hedeflerin yoksa bu iş tam senlik.


Bugün için devlete atanmanın en basit yolu açıktan iki yıllık tıbbi sekreterlik okuyarak kpss kazanmak. Fiziki olarak üniversiteye gitmeden, dershaneye kaydolmadan, kendi yaşadığı şehre atanmasını vaadediyorum. Bütün başvuruları, sınav takiplerini, net puan hedeflerini, çalışma sürecini ben yöneteceğim. Kitapları ben alacağım. Tek yapması gereken şey söylediklerimi yapmak. 


Şansına sınava daha iki yıl var; iki yıl sonra mülakatsız atanacaksın, asgari ücretin üç katı maaş alacaksın, beş yıl sonra evini arabanı alacaksın, hayatını kuracaksın diyorum. Hâla bahaneler üretiyor. Onun bakış açısında 2-3 sene çok uzun geliyor. Kafasından geçen düşünceler “Kim oturup çalışacak, yapabilseydim önceden de yapardım, benim kafam şu derse basmıyor” gibi önyargılı cümleler. Aslında süreç çok basit sadece biraz beklemek gerekiyor. 


Tarih öğretmeni arkadaşı 5 senedir çalışıyormuş atanamıyormuş, bizim binada bir çocuk varmış 10 senedir çalışıyormuş atanamıyormuş, bu kadar kolaysa neden kimse yapmıyormuş falan filan… Kimin ne bölüm okuduğu benim umrumda değil. Sadece diploma almak için, anan baban kızmasın diye, on kişilik ataması olan saçma sapan bölümler okursan 20 senede de atanamazsın.


Tıbbi sekreterlik gibi açıktan okunabilen, iki bin ataması olan, 78 puanla alım yapan, izmirde alımları olan bölümler varken sanat tarihi gibi saçma sapan bölümleri ben duymak istemiyorum. Evet, ablam üniversiteyi yarıda bırakıp şu an pişman olduğu aşçılığa geçiş yapmasaydı bitireceği bölüm sanat tarihi olacaktı. Hayatı tamamen düşüncesizce verilen kararlarla dolu sonu ise pişmanlık. Üniversiteyi fırsatları kovalamak için okuyacaksın. Önemli olan her zaman fırsatları görmek, onu elde etmek için bir şeyler yapmak.


“Hadi liseden mezun olduk sınava girelim”

“ya abi ben muğlada okumak istiyorum” 

“istanbula gidicem ben yaa, gazetecilik yazmak istiyorum”

“ben halkla ilişkiler yazmak istiyorum rehberlikle konuştum senin iletişimin iyi dedi”

“ben arkeoloji okuyacağım hem biraz ilgim de var”


Ne??? İletişimin mi iyi???? İlgin mi var??? Bunlardan banane? Ben de altının onbin lira olması gerektiğini düşünüyorum bu gerçeği değiştiriyor mu? Senin ne düşündüğün, ne olmak istediğin kimsenin umrunda değil. Sen çağının şartlarına ayak uydurmak zorundasın! Açık arayacaksın, nerede zayıf bir yer varsa çomağı oraya saplıcaksın. Evet bu bölüm iyi kazanıyor, ataması var, ben bu bölümü okuyup bu işi yapacağım. Üniversiteden mezun olup sınava giriyorsun işine başlıyorsun. Bu kadar basit.


"Üniversite okuyacağım elimde diplomam olsun." mezun oldun diploma şu an elinde. Ne yapacaksın onunla? Hedefin sadece üniversite bitirmek, diploma almak olmamalı. Arkasında bir neden yatmalı. Senin için katsayısı yüksek olan bölümler okumalısın. Yaptığın işi bitirince hayatında dev basamaklar atlamalısın. Kazanmaya gelince bütün başarılar senin. Plansız programsız hareket edip hayatta kaybettiğinde "Devlet nerede, neden bize atama yapmıyor? 5 bin atama istiyoruuz. İşsizlik parası istiyoruzzz..." Kusura bakma da en sevmediğim insan tipi sensin. Ben vergilerimle senin tercihlerinin zararlarını ödemek zorunda mıyım? Kendi tercihlerinle hayatını sen şekillendirirsin. Pişmanlıklarının cezasını başkası çekmek zorunda değil, başkası getirmedi seni bu noktaya sen geldin.


"Ben para biriktireceğim biraz birikimim olsun." ne yapacaksın parayla? ne kadar lazım? ne zamana kadar lazım? "İşte çalışıyoruz kenarda dursun biraz" bu şekilde hiçbir yere varamazsın...

"Abi haftaya altın fiyatları ne olur ya girsek mi?" tamam gir abi ikiye katlayacak. Garantisi benim ikiye katlamazsa üstünü ben tamamlayacağım. 2000 liran 4000 lira olsa ne yazar? Paran 4000 olunca ne yapacaksın onunla? Ev mi gelecek, araba mı gelecek, yurtdışına mı çıkabileceksin? Hedefin kısa süreli şurda vurgun yapmak burda parayı bulmak olamaz. Böyle olsaydı herkes yapardı.


Mesela yatırımda önemli olan adet arttırmak. Altın fiyatları her zaman artacak. Ama içinde ne kadar paran varsa o kadar kazanacaksın. Gram altın 10 bin lira olunca paran bir milyon oldu diyelim ne yapacaksın onunla? Neden yatırım yapıyorsun var mı bir hedefin? Altından çıkıp ne alacaksın? İşte altı doldurulabilir bir hedeften kastım bu. "İki yıl sonra kredili konut alacağım, altında peşinatı biriktiriyorum." Tam olarak olması gereken hedef bu. Bir şeyleri yaparken ne yaptığını bilerek yapmak gerek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder