Pazartesi, Ocak 25, 2021

kararlar

 


Saat 4 oldu. Sabah kalkıp işe gideceğimi bildiğim için gözüme uyku girmiyor. Siktiğimin işine giderken huzursuz olacaksam neden gidiyorum? Çünkü para lazım. Ama kendime bir söz vermiştim. O gün o otobüste kalabalık yüzünden huzursuz olmuştum ve o an orada olmak istememiştim. Sikerim dedim bastım düğmeye ilk durakta indim. Kendimi özgür hissettim. Ve o gün dedim ki asla olmak istemediğin bir yerde kendini zorlama. Orada olmaya çalışma. Kendini huzursuz hissediyorsan kaç kurtul. Evet eve gitmek için o otobüse binmelisin. Ancak bu son otobüs değil dostum. Daha boş olan birine binersin. Bu kuralı o günden sonra bütün hayatıma uygulamak istedim. Ancak işler bazen bir otobüsten inmek kadar kolay olmuyor. Evet bana para lazım. Ama şaak yöneticilerle kavgalısın. Kendini huzursuz hissediyorsun. Yapmaa bunu dert mi ediyorsun çık işten kurtul işte. Koyduğun kural bu değil miydi? Hadi uygula... İşte bazen çok farklı durumlarla karşı karşıya kalabiliyorsun. Evdeki hesap çarşıya uymayabiliyor. Evet o adamla kavgalısın. Ama o adamda para var dostum. Sende olmayan şey. Bu yüzden ona göz yummak zorundasın. Bu yüzden görmezden gelmek zorundasın. Bir şeylere kendini zorunlu hissetmeye başladığın anda özgürlüğün biter. Ne denilirse yapmak zorunda kalırsın. Gerekirse kendini ezdirmek zorunda kalırsın. 


Evet işte yaşadığım sorunlardan dolayı yöneticinin odasına çıktım ve iki günlük izin alıp hafta sonuyla birleştirdim. Sebebini sorduğu için olanları anlatmak zorunda kaldım. Evet bunu yapmalıydım çünkü ileride haksız duruma düşebilirdim. Bir kaç gün sonra dayanamayıp istifa edersem dur bir dakika ya nereye diyebilirlerdi. Onların da şimdiden sorunlarımı bilmesini istedim. Ancak her şeyi anlatmadım tabii. Pazartesi bu konuları konuşmak üzere iznimi aldım.


Dört günlük kafa dinleme tatilimde beni en çok yıkan şey harcadığım paralar oldu. Bir sene yeter dediğim paranın neredeyse bir aylık kısmını harcamıştım. Elimdeki para siksen altı ay yetmezdi. Here we go. İşte başlıyoruz. Burada olmamın sebebi tam da bu. İşten ayrılmanın eşiğinden dönmek zorunda kalıyorum. Çünkü lanet bir ülkede yaşıyoruz ve eldeki avuçtaki para su gibi akıp gidiyor. Devamlı çalışmak zorundayız. Ancak sorun şu ki kazandığımız para sadece günlük ihtiyaçlara yetiyor. İleriye dönük bir şeyler yapmak için gözümüzü para bürümüş olması ve uyumadan günde 16 - 20 saat falan çalışmak gerekiyor. Bu bir kaç ay yapılabilir bir iş. Ama daha sonra çekilemez hale geliyor. Bakmakla yükümlü olduğum bir ailem yok. Evli değilim. Çocuğum yok. Sokakta değilim. Neden aylarca kendime hiç vakit ayırmadan çalışayım? Çünkü ancak böyle para birikiyor. Hayır hayır hayır... Bu iş yerinde bir daha asla bu kadar çalışmam. Kazandırdığım para bunlara sadece o an için yetti ve işler durgunlaşınca her şey değişti. Gerçek yüzleri ortaya çıktı ve ben bunu galiba kabullenemiyorum. En baştaki o yapmacık tavırları gerçek zannetmişim.


Ahhh sabah olunca benimle konuşacaklarını düşününce daha da gidesim kaçıyor. Gidip gerçekleri konuşsam haklı olduğum sebepleri söylesem kesinlikle olan ipleri de koparmış olurum. Bu dört günde verdiğim karara göre orada çalışmaya devam etmeliyim. Bu nasıl olmalı? Beni konuşmaya çağırdıklarında alttan alırsam güçsüz görünürüm. Kendimden taviz vermiş olurum. Ama işe devam etmek istiyorsam başka yolu yok sanırım. Alttan alıp bildiklerimi saklayıp bir sorun yokmuş gibi davranmalıyım. Çünkü hayallerim var ve bunlar için para gerekiyor.


Biliyorum bir iki sene içerisinde atanacağım ve sürekli bir gelir elde edeceğim. Bu gerçekten çok iyi. Bunu onlar da biliyorlar ve benim bu hareketlerimi buna bağlıyorlar. “Zaten gidecek götü kalktı.” Ben bunu istemiyorum. Ben karakterimden ödün vermeyen biriyim. Söylenen sözler yapılan davranışlar hoşuma gitmediyse gitmemiştir. Sonrasını düşünmeden öfkeli bir biçimde hareket ederim. Yapılan şeyi kim olursa olsun yanına bırakmam ve altında kalmam. Ama benim ödlek olduğumu ve zaten ileride işten çıkacağım için yaptığımı düşünmeleri sinirimi bozuyor. Bıraksana konuşurken suratıma bile bakmayan biri için mi bunları dert ediyorum.


Evet atanacak olduğum için, içim içimi yiyor. 30 sene çıkamayacağım bir işe gireceğim. Bunun için bir kaç aylık dinlenmeyi hakettiğimi düşünüyorum. Doğru sürekli kafamda işten ayrılıp evde dinlenme hayalleri oluşuyor. Ama baksana neden bu işin keyfini çıkarıp ayda 3k cebine atmayasın ki? Off çünkü bu normal bir iş değil. Çalışıyorsan 12 13 saat çalışmanı bekliyor. Her yerde olduğu gibi 8 saat çalışıp çıkabilsem bir an bile işten ayrılmayı düşünmezdim. Ama zorunlu mesai var dostum 270 saate kadar seni çalıştırabilir. Eğer isterse mesaini bile ödemez sana izin verir. Bu yüzden durmak istemiyorum. Çünkü siktiğimin iki saat mesaisi için sadece 20 30tl için yan evde kalmak zorunda kalıyorum. Çünkü siktiğimin evi bucada ve yol iki saatten fazla sürüyor. Amına soktuğumun 30tlsi için günlerimi boktan bir lojmanda geçirmek zorunda kalıyorum oh ne güzel! Ailemi göremiyorum evde rahat vakit geçiremiyorum ettiğim kâr ney 30 lira!! Ulan iş olsa zaten kalacağım. Her gün 7-8 saat ek mesai olsa bile kalırım. Çünkü buna değer... Her gün ek 100 lira kazandığını düşünsene eve gitmeye fırsatın bile olmaz. Çünkü zaten kalan sürede uyumak zorundasın. Bumm en iyi fırsat lojman!! Seve seve kalırım. Ama nerdee 1-2 saat için yapılacak iş değil.


Ben bu mesai olayını aylardan beridir çekiyorum. İnsanı sadece fiziken değil psikolojik olarak da yoruyor. 5 ayın birikmişliği üstümde. Rahat rahat sikimi yayıp yatmanın hayalini kuruyorum ve bunun üstüne kesinlikle yönetici baskısı çekemem. Hele mobing, hele tehdit hiç çekemem.


Ben kararımı verdim sabah işe gelirim mesai’ye kalmadan akşam oldu mu buca servisiyle evime dönerim. Zamanım yollarda geçer ama yapacak bir şey yok. Uzun süreli kalmak istiyorsam yoğunluğu biraz azaltmalıyım.